Bulutlarla kaplı hava günün daha karanlık olmasını sağlıyordu. Güneşin batışını göremeyecek olsa da bulutlu havalara olan sevgisi buna değeceğini hissetmesini sağlıyordu. Yüzüne dokunan rüzgâr hiç yumuşak davranmıyordu. Aksine yüzünde gezinen ama kesmeyen bir bıçak hissi veriyordu. Birkaç sokak sessizce yürüdü. Olabildiğince yavaş ilerlemeye çalışıyordu. Düşüncelerinin kafasının içinde dolaşmasından, canının sıkılmasından bıkmıştı. Kaldırım taşlarındaki çizgilere ve çatlaklara odaklanıyor, bir şeyler düşünmemeye çalışıyordu. Soğuk bir şekilde yüzüne inen birkaç yağmur damlası garip hissettirmişti. Yüzünden süzülen bu damla sanki gözyaşıydı.. Yıllardır ağlamamıştı ve ağlamak eyleminin nasıl hissettirdiğini unutmuştu. O kadar doluydu ki nasıl hissettirdiğini hatırlamamasına rağmen içinden günlerce ağlamak geliyordu. Yüzünü bulutlara doğru kaldırdı ve daha fazla hissetmek için bekledi. Yüzünden süzülen onlarca yağmur damlasını tek tek hissediyordu. Yolunu değiştirdi deniz kenarına doğru yürümeye başladı. Yağmurdan kaçışan insanlara anlam veremiyordu. Onun üzüntüleri için kamuflaj olan yağmur kimileri için hüzün kimileri için ise sadece ıslanmaya sebep olan bir doğa olayıydı. Tam olarak nereye gitmek istediğini bilmeden yürüyerek nereye kadar gidebilirdi? Oturmak için uygun bir yer bulduğunda mutluluk hissinin kırıntısı sayılabilecek bir duygu belirmişti içine. Yağmurdan korunan ama yağmur havasını sonuna kadar hissedebileceği güzel bir yer bulduğu için kendini ufak da olsa şanslı ilan edebilirdi. Denizin üzerine düşen ve ufak dalgalara sebep olan yağmur tanelerine baktı. Dakikalarca izledi sıkılmadan.. Düşüncelerini daha fazla tutamıyordu. En sonunda beklediği oldu ve bir barajın yıkılmasıyla oluşan sel gibi aklına gelen düşünceler ani bir duygu değişimine yol açmıştı. Boğazına bir şeyler takılmıştı, nefes alırken aldığı hava bile ağır geliyordu. Ne kadar derin nefes alsa da nefessiz kalıyordu. Ağlamamaya çalışan biri gibi gözlerini gökyüzüne dikti ve düşüncelerini denize fırlatıp kurtulabilmeyi diledi. Düşüncelerinin arasında yeşeren bu fikir onu ayağa kaldırdı. Sakince ileri doğru birkaç adım attı. Yeniden yağmurda ıslanıyordu. O kadar kötü bir fikir gibi gelmiyordu ıslanmak. Tenine dokunan damlalar yaşadığının habercisiydi. Gözlerini kapatıp ilerlemeye devam etti, fikirlerinden arınacağı ve hislerini susturacağı fikri onu cezbediyordu. Ve son bir adım sonra hafif bir sarsıntı hissetti biraz korkuyla birlikte. Yine de açmadı gözlerini. Gülümsedi denizin dalgaları onu içine çekerken. Belki de hayatında ilk kez içten bir gülümseme bırakmıştı. Birkaç saniye sonra hissetmemeye başladı. Yüzündeki gülümseme kayboldu ve artık hareket etmeyen bedeni denizin karanlık bir köşesine doğru çekilmeye devam etti. Artık ne kadar yağmur yağarsa yağsın önemsizdi.