Sabah güneş doğmadan hemen önceki zamanı kendimce her zaman çok güzel bulmuşumdur. Tanrının seni karşıma çıkaracağını ve gözlerine baktığımda o anı göreceğimi tahmin edemezdim. Bakışlarındaki sertlik o an ki havanın soğukluğu, gözlerinin rengindeki güzellik ise güneşin doğup içimi ısıtacağının verdiği güven hissi ile bire bir.. Dudaklarının kıvrımları deniz ve gökyüzünün birleştiği yerde ufuk çizgisinde gördüğüm narin çizginin oluşmasına ilham vermiş. Tanrının dünyayı yaratabilmek için güzelliğini örnek aldığı gerçeği, baktığım her varoluşta seni görmemi açıklıyor. Köprücük kemiğine kondurmak istediğim öpücüğün sebebi yok sadece istiyorum. Elmacık kemiklerini avcumun içine alsam, yüzüne baktıkça evrenin yaratılışını görsem. Bütün hayatın, bütün varoluşun kaynağı sen. Saçlarının içinde gezen parmaklarım bulutların arasından zarifçe geçen kuşlar gibi huzur verse sana.
Güneş doğmak üzere. Gözlerinde gördüğüm sıcaklığın bir kısmını gün doğumunda hissedebiliyorum. Dudaklarındaki kızıllığı ise gün batımında bilincime resmedebiliyorum. Senin yokluğunun hissettirdiği boşluğu anlatabilmemin imkânı yok. Ne kelimeler yetebilir ne de benim zayıf insan yeteneklerim bu hissi aktarmamda yeterli olur.
Varoluşun kaynağı olmanın yanı sıra kusursuzluğun yaşayan kanıtısın. Seni sevmemem elde değil.
Bir yanıt yazın