Sebepsiz yere mutlu hissettiğim oluyor bazen. Tüm sorunlar sanki kısa bir süreliğine de olsa uzaklaşıyor benden. Sabah uyanıyorum güneşin doğmasını bekliyorum. Gecenin yavaşça çekilişini ve dünyanın canlı renklere bürünmesini izliyorum. Dünya üzerinden o siyah pelerini kaldırıyor yavaş yavaş. Dünyanın gerçek halini sadece güneş doğmadan hemen önce görmek mümkündür. Siyah elbisesini çıkarır tüm dünya ve herkes uyurken güneşin getirdiği renkleri üzerine geçirmeyi bekler. Tam o an mutlu hisseder insan. Bakarsınız uzaklara ve düşünmezsiniz. Dünyayı o kadar saf bir halde görürsünüz ki kendinizi düşünmeyi unutursunuz. Bir tarafta gece mavisi acele etmeden azalır, diğer yanda ise canlı, sevgi dolu aydınlık renkler dolar kalbinize. Rüzgar üşütmez o an sizi, etraftan duyduğunuz sesler doğanın uyanış şarkıları gibi gelir kulağınıza. Dünyadaki gerçek sevgiyi o zaman hissetmeniz mümkündür. O an kim güneşin aydınlığı ile kalbinize doluyorsa, gecenin özlemi güneşle biterken kimi özlüyorsanız, doğanın günaydın sesleri kimin sesini hatırlatıyorsa, rüzgârın dokunuşu kimin tenini hissettiriyorsa aşk o kişidir. Gerçek sevgiyi hissederken aklınızda olan kişiye aşk denir.