
Güneş ufuk çizgisinden yavaş yavaş yükselmeye başladı. Gökyüzü gecenin karanlık tonlarından açık mavi renklere bürünmeye başladı. Güneşi her zaman gecenin düşmanı zannederdim. Artık anlıyorum geceyle bir bütün olduğunu. Aralık ayının zayıf güneş ışıklarını görmek garip bir şekilde içimi ısıtıyordu. Uzun zamandır hissetmediğim bir şeyleri hissediyordum bu sabah. Güzel bir şeyler vardı alışmadığım şekilde bu ufak bir huzursuzluğa sebebiyet verirken neden böyle hissettiğimi bulmak istiyordum. Güzel şeyler hissetmeyeli oldukça uzun zaman olmuştu. Alışık değilim ben böyle hissetmeye. Martıların gökyüzünde süzülmesini izlerken yüzümde yabancı bir ifade bile fark ettim. Yüzümdeki kaslar geriliyordu sanırım hafif bir gülümseme yerleşmişti ifadesiz suratıma. Umut kırıntıları vardı sebebi belli olmayan. Bir yandan da korkuyordum imkânsız gibiydi benim güzel bir şeyler hissetmem. Ayrıca istemiyordum mutlu olmak. Ne zaman mutlu olmaya yaklaşsam daha sert düşüyordum. Bir şans vermeli miydim bugüne? Kötü olan her şeyi boş verdim. Gözlerimi güneşin doğduğu tarafa diktim ve sabahın en güzel renklerini izlemeye koyuldum. Her ne kadar biraz mutluluktan sonra hayatın beni daha kötü düşüreceğini düşünsem de anı yaşamak istedim, bir tutam huzur ve mutluluk yokluktan gelip içimi doldurmuşken bunu yok etmek istemedim. En son ne zaman böyle hissettiğimi düşündüm ama hatırlayamıyordum. Bu hissiyatı özlediğimi fark ettim sadece. Fiziksel olarak ısıtmayan sadece huzuruyla ısıtan sonbahar güneşinin ışıklarını tenimde hissetmek, canlandırıcı soğuk havayı ciğerlerime doldurmak dışında istediğim bir şey yoktu. Hayatın hala yaşamaya değer olduğunu gördüm. Umarım bu yaşadıklarım daha sert bir düşüş öncesi yaşadığım ufak bir huzur değildir. Bütün bu güzel şeylerin arasında, içimde yeşermesine izin vermediğim özlemek duygusu hala kendini hissettiriyordu. O duyguyu bastırmak istedim gözlerimi kapattım martıları dinledim, denizin havadaki tuzlu kokusunu içime çektim. Kısa da olsa minicik bir parça huzurun tadını almak hayatın ağırlığını hafifletiyordu.







