Bir rengi sevdiği için mi o renge sahip nesneleri kendine yakın hisseder insan, yoksa bir nesneyi
yakın hissettiği için mi onun rengini sever? Bu sorunun farklı düşünce tarzlarına göre onlarca açıklaması
olabilir ama umurumda değil. Benim emin olarak bildiğim şey senin gözlerini ve gözlerinin rengini ayrı
ayrı seviyor oluşum. Yüzünün hatlarını ezberlemek için gözlerimi ayırmadan seni seyrederken, gözlerine
baktığımda donup kalışlarımı anımsıyorum. Zamanın göreceli olduğu fikrine inancımın doğduğu andı
gözlerine ilk bakışım. Sadece yüzüne bakarak parmaklarımın yüzünde gezindiğini hissedebiliyordum.
Gözlerinin önüne gelen bir tutam saçını yavaşça kulağının arkasına atışımı düşünüyordum. Sana
baktığımda sadece bu hayatı yaşamıyorum, seninle ilgili olabilecek her olasılığın gerçek olduğu sayısız
zamanı düşünmek istemsizce yaptığım davranışlardan biri.
Konuştuğunda duyduğum ses bir piyanodan çıkan en uyumlu sesler ile oluşmuş dünyanın en harika
müziğini dinlemek gibi. Anlayamıyorum nasıl oluyor da içimde benim bile bilmediğim bir derinlikte seni
bulabiliyorum.
Ay yine terk ediyor gökyüzünü
Düşünceler kılıç darbeleriyle benliğime saldırıyor
Her şey bitecek
Kendim olarak kalacağım
Soğuk yatağımda hareketsizce
Düşüncelerim durduğunda uyumak için çırpınışlarım
Ne kadar sefilce
Asla uyuyamam ki
İlaçlar?
Ahh onlar uyutmuyor bayıltıyor
Bedenim seni hayal etmekten, seni düşünmekten yorgun
Bırak beni
Gözlerimi kapattığımda çıkma karşıma
Sadece git
Off
Git derken bile zaten hayatımda olmayan senin hayalinin gideceğinden korkan bir ben…
Gitme pekala sev yeter..